TÜRKİYE HANGİ AMERİKA İLE ANLAŞTI

Okuduğunuz Yazı
TÜRKİYE HANGİ AMERİKA İLE ANLAŞTI

İçerik

Türkiye ile Amerika 1950 yılından bu yana müttefik olarak görünüyorlar.Lakin müttefiklik anlayışı bu güne kadar hep Amerika’nın insiyatifinde gelişti.Şöyle bir geriye dönüp baktığımızda, Kore savaşı, NATO’ya dahil edilme sürecimiz ve GLADYO yapılanması, soğuk savaş döneminde SSCB ile mücadele, sonrasında Demokratikleşme adına dayatılan yaptırımlar süreci, darbelerin oluşması için meşru zemin oluşturma süreci, PKK ile mücadele ve derin Devlet yapılanması süreci, her daim gündemde olan İncirlik üssü ve çekiç güç süreci, Irak meselesi, Gezi olayları süreci, 15 Temmuz darbe girişimi ve en nihayetinde Suriye meselesi süreci… Bu meselelerde insiyatif hep ABD’nin elinde olmuştur.

2000 li yıllara kadar Türkiye küçük Amerika haline getirilmek için, her daim üzerinde ameliyat yapılan bir hasta adam rolündeydi.Peki 2002’den sonra neler değişmeye başladı? Kısaca değişen nelermiş bir bakalım. CIA’nın MİT içinde ki bürosunun kapatılması, ONE MİNUT, Dünya 5’ten büyüktür söylevi, 15 Temmuz ve FETO’nun deşifre edilip tasfiyesi, son olarak ta ABD’nin sözde Kudüs kararının BM’de yok hükmünde sayılması… Aslına bakarsak bütün bu gelişmeler Türkiye’nin UYANAN DEV olduğunun göstergesi olmuştur.

Türkiye’nin özellikle 15 Temmuz 2016 sonrası, Irak ve Suriye’de sahada etkin bir rol alıp, Rusya ve İran’la ortak hamleler geliştirmesi neticesinde ABD ile zaten pamuk ipliğine bağlı olan ilişkilerimiz kopma noktasına gelmiştir. Türkiye olarak asıl bu kopma noktasına sebep olan rahatsızlıklarımızı, defalarca, delilleri ile ( Feto meselesini,ABD-PKK-PYD ilişkisini ) en yetkili ağızlardan anlatılmış olup ,ABD pek çok kere bu ilişkilerinden dolayı uyarılmış, Türkiye Devletinin beka meselesi haline gelen mevzularda, müttefik gibi davranması istenmiştir.Bunun karşılığında her seferinde ABD yetkilileri “Türkiye’nin güvenlik endişelerini anlıyor ve hak veriyoruz, Türkiye ile terör konusunda ortak görüşe sahibiz, Türkiye bizim en güvenilir müttefikimizdir vs. vs. vs. ” şeklinde ki açıklamalar ile sanki dalga geçer gibi beyanlar vermişler,bizim endişelerimizi aslında görmezden gelmişler ve Türkiye Devletini küçümsemişlerdir.

Üstüne üstlük birde, Trump başkan olduktan sonra karşımızda, PENTAGON, CIA, VAŞİNGTON, DIŞ İŞLERİ BAKANI, GENEL KURMAY BAŞKANI, SAVUNMA BAKANI ve BAŞKAN TRUMP gibi faklı düşünen, farklı karar veren ve farklı konuşan bir çok muatap bulmamızda işin cabası. Biz bile hangi AMERİKA ile görüştüğümüzü şaşırmış durumdayız.Bu sebeple bir karar verilmesi Türkiye açısından şart olmuş ve geçtiğimiz hafta ABD’ye Türk dış işleri ve CB makamı ” Amerika ile ilişkilerimiz ya düzelecek, ya da tamamen ipler kopacak” diyerek OSMANLI TOKATI da hatırlatılmıştır.

Sonrasında 14-15-16 Şubat tarihlerinde, önce ABD savunma Bakanı ile, ardından güvenlik danışmanı ile ve son olarak ta Dış İşleri Bakanı ile, oldukça uzun sayılacak toplantılar yapılıp, nihai karar verilmiştir. Özellikle ABD Dış İşleri Bakanı Tillerson ile yapılan dün akşam ki toplantı,Amerika ile ya son, politik ve siyasi manada bir toplantı olacaktı, ya da seri toplantılar ile ilişkilerin düzeltilmesi adına bir başlangıç olacaktı.Bu gün öğle saatlerinde bir basın toplantısı ile alınan kararlar üstü kapalı bir şekilde kamuoyuna duyuruldu. Şimdi bu toplantının arka perdesinde neler olduğuna bakıp, basın toplantısını okumaya çalışalım.

Öncelikle bu toplantıların sadece görünen kişiler ile yapılmadığını,daha arka planda her iki kesiminde bir aklı olduğunu belirtmek lazım. ABD tarafında arka planda bir Üst Akıl, Türkiye tarafında ise Ahlat Aklı asıl mücadelenin içinde olmuştur. Üst Aklın tarafı, 100 yıllık bir planın devamını ve olası bir paylaşımda, mevcudun dışında her hangi bir devletin, yer almaması için, her türlü tezgahı kurup oynarken; diğer tarafta ki Ahlat Aklı ise, o muhteşem 5’linin yanında artık bende varım deyip, bu manada sahada aksiyonlar içinde yer alıp,artık bu topraklarda ben de söz sahibiyim,şeklinde bir irade sergileyen, CB Recep Tayyip Erdoğan’ın deyimi ile UYANAN DEV’i görmekteyiz.

Özellikle 3 saat 15 dakika süren RTE-Tillerson görüşmesinde, acaba görüntülü olarak toplantıya dahil olanlar, Amerika’nın hangi yüzü olmuştur? Toplantıya dahil olanlara, 76 sayfadan oluşan raporda Feto-ABD ilişkisinden, ABD senatörlerinin Feto’dan aldıkları rüşvetlere kadar, PKK-PYD-ABD ilişkisinde ön planda olan yetkililerin ses kayıtlarına kadar, CİA’nın 15 Temmuz darbe girişiminde ki rolünün belgelerinden, yine CİA’nın bölgede ki gizli ajanlarının isimlerine kadar, Fırat Kalkanı harekatında El Bab’ta başlarına çuval geçirilerek ele geçirilen ABD gizli servis elemanlarının kendilerine hatırlatılmasına kadar, İncirlik üssü üzerinden, her türlü kirli para trafiği ve kaçakçılık işlerinin yapılmasından elde edilen gelirlerin, terör örgütleri ile paylaşıldığının belgelerine kadar….. Gizli,kapaklı bazı mevzuların hatırlatılması karşısında Amerikalıların suratlarında ki ifadeleri görmek isterdik. Tabi bu bahsettiklerimiz tamamen bizim tahminlerimiz!!!!

Dolayısı ile artık Ortadoğu’da ve yeni dünya düzeninde bambaşka bir zaman diliminin başlangıcı olmuştur bu görüşme.Elbette Türkiye almış olduğu kararları Afrin ve İdlib’te devam ettirecek,bölgede ki hakim güçler ile Devletinin çıkarları doğrultusunda birliktelik içinde olurken,ABD ile alınmış kararların uygulaması aşamasında da gözlemci ve insiyatif sahibi olacaktır.

Sonuç olarak bu görüşmeler bölgede ki gerilimin, kısa bir mola verildiğinin göstergesi olurken,eğer önceden olduğu gibi, ABD’nin oyalama taktikleri şeklinde süreç işlerse,işte o zaman baharda Türkiye olarak kaldığımız yerden kararlılıkla planlanmış operasyonlar devam edecek,gerekirse ABD ile sahada karşı karşıya gelip çatışmaktan da kaçınılmayacaktır.

Devletler arası alış-veriş sonucu , bölgenin hakim güçlerinin, asıl büyük savaş için “baltalarını bilemek” adına bir sükunete gireceğini ve önümüzde ki 5 yıllık sürede bu sükunetin korunacağını düşünenlerdenim.Aksi bir durumda ise tüm dünyanın altından kalkamayacağı bir 3. dünya savaşının çıkması kaçınılmazdır.

Sinan Öztekin

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Sinan ÖZTEKİN