Hemşehrim Abdullah Gül’e açık mektup
Sizi ilk kez Sahabiye Mahallesi’nde, Helvacıdede çevresinde matbaa esnafını gezerek rahmetli Erbakan Hoca’mızın “Refah Partisi”ne oy isterken görmüştüm. Sene 1991 olsa gerek. “Gülümseyerek” girdiğiniz esnaf dükkânlarından “gülümseterek” çıkıyordunuz. Biz o vakitler talebeydik. Oy verecek yaşta değildik ama Erbakan’ı severdik. Bazı komşularımızın evlerinin girişinde bile “hilalin içerisinde buğday olan” RP bayrakları asılıydı.
Siz Gülük Mahallesi’nde büyüdünüz, biz Yeşil Mahalle’de! Bizim sokaklarımızda asfalt yoktu, yollar tozluydu; kışın çamurdan yürünmez, yazın tozdan görünmez! Sonra bir şeyler değişmeye başladı. Sokaklarımıza iş makineleri geldi, hayret ettik, daha önce böyle araçları buralarda görmemiştik. Sokağımız asfaltlanıyordu, çünkü 1994 belediye seçimlerini sizin de mensubu olduğunuz Refah Partisi’nden “Şükrü Karatepe” kazanmıştı. “Mehmet Özhaseki” ise merkez Melikgazi ilçesinin Belediye Başkanı seçildi. Siz milletvekili olarak meclisteydiniz.
Bizim mahalleye hizmet, RP ile geldi ve bir daha ayrılmadı.
28 Şubat’la beraber siyasi yasaklılar listesine giren Şükrü Karatepe bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanlarından, Mehmet Özhaseki ise Çevre ve Şehircilik Bakanı olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında..
Siz neredesiniz?
Şahsi kanaatim, sizin yeriniz; 2007 senesinde “Cumhurbaşkanı adayımız kardeşim Abdullah Gül’dür” diyen Recep Tayyip Erdoğan’ın yanıdır. Yakışan budur; lakin size neyin yakışıp yakışmadığına elbette yine siz karar vereceksiniz. Biz kanaatimizi belirtmekten öte gidemeyiz.
Peki, vatandaş ne diyor, hemşehrilerin ne haldeler biliyor musunuz?
Kayserililer; “Bizim şehrimizden bir Cumhurbaşkanı çıktı” diye övünemiyorlar.
Memleketin adını söylerken bile “Övünmek gibi olmasın ama Gayseriliyiz gadasını aldığım” derler biliyorsunuz. Hatta 8. Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal, Kayseri Lisesi’nden mezun oldu diye koltuklarımız kabarır. Birkaç sene evveline kadar Kayseri denince acayip bir muhabbet başlar, pastırma-sucuk esprileri havada uçuşur, mantıdan girilir Erciyes’ten çıkılırdı.
Sayın Gül, şimdi Kayseri deyince insanlar bir adım geri atmaya başladı.
Siz 11. Cumhurbaşkanı olup 2014’e kadar 7 sene samimi yüzünüzle sadece Kayseri’nin değil tüm Türkiye’nin güler yüzlü Cumhurbaşkanı oldunuz.
Lakin yaptığınız bunca güzel işi yıkmak üzeresiniz. Dava arkadaşları birbirini elbette eleştirebilir, fakat bunu toplumun içinde mesaj vererek yapmazlar.
Türkiye tarihi bir eşiğe girdi. Dünyanın birçok bölgesinde giderek daha fazla söz sahibi oluyor. Şimdi böyle bir Türkiye’yi mi destekleyeceksiniz yoksa 11. Cumhurbaşkanı olmadan önce karşınıza “367 garabetini çıkaranlar” ile farklı yollarda omuz omuza mı yürüyeceksiniz?
İnsanların sizden beklediği yegâne şey “net” olmanızdır. Bana belki kızarsınız bilmem ama “olanı söylemekten zarar gelmez” der büyüklerimiz… Şöyle bir imajınız oluştu: “Abdullah Gül hükümetin zayıflamasını bekliyor, şayet fırsatını bulursa parti kurar veya birilerini destekleyip yeni bir oluşumun içine girer.”
Bu imaj iyi mi sizce?
Elbette “yeni bir oluşum veya parti kurma” yahut “birilerini destekleme” hakkı size ait; lakin bunu da net yapmayınca sıkıntı hâsıl oluyor. Sizin üzerinizden denklem kurup kamuoyunu meşgul edenler; bu hesapları Erdoğan’ı iktidardan uzaklaştırmak adına yapıyor. Biliyorsunuz bunu!
İsminizin, yolunuza ve davanıza düşmanlık etmiş kişilerle aynı satırlarda yer alması maalesef insanların gönlündeki yerinize zarar verecek ve bir gün büsbütün silinmesine yol açacaktır! Şayet “yeni ve özgün bir yol” çizmek istiyorsanız bunu da geç kalmadan deklare etmeniz bekleniyor.
Farklı ve köklü bir siyasi partinin Genel Başkanı olmasına rağmen Devlet Bahçeli seçimlere 22 ay kala “tarafını” çok net açıkladı. Türkiye tarihî dönemeçlerden geçerken sizin de net duruş sergilemeniz gerekmez mi? “Siyasetin dışında kalacağım” sözünüz; başkanlığını yaptığınız cumhurun ve sizi o makama getiren milli iradenin neredeyse yok sayılmasıdır.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarihin akışını değiştiren büyük bir lider. Son zamanda fısıldanan “yargı darbesi” dedikleri şey 15 Temmuz’un tekrarını istemektir. Erdoğan’ı güya devirmeye yeltenenlere bu millet gereken dersi kendi elleriyle vermiştir.
Minareleri yıkmak, ezanları susturmak, başörtüsünü yasaklatmak, Müslümanı ötelemek, fail-i meçhullerle bir nesli yok etmek isteyenler her kim ise Erdoğan’ı devirmeye çalışanlar da onlardır.
Erdoğan’ı çiğnetmek vatan topraklarını çiğnetmekten farksızdır! Bu millet her ne pahasına olursa olsun liderine sahip çıkacak ve onu “yalnızlığa” mahkûm ettirmeyecektir!
Siz de AK Parti’nin aday gösterip seçilmesini sağladığı 11. Cumhurbaşkanı olarak bu tarihe ortak olmalısınız. Tercih elbette sizin!
Saygılarımla… Hacı